Demokrasinin olgunlaşmasını sağlayan en önemli hususların başında seçimler gelir.
Az gelişmiş veya çok gelişmiş ülkerde bu kurallar uygulanırlığını koyuyor olsa’da yinede herşeyin oturması zaman alır.
Türkiye’de ise bu ikisinin ortasında olduğumuz düşüncesiyle nelere ihtiyaç duyulduğunu sürekli sorguluyoruz.
Çok geniş bir tarih haznesine dahil Türkiye’de, Cumhuriyet ilanı ile başlayan kalkınma hamlesi yüz yılı tamamlayan Cumhuriyet idaresi ile devam etmektedir.
Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde başlayan kalkınma hamlesi zamana yayılarak devam etmektedir.
Bu yıl, ülkemizde genel seçimler yapılmaktadır, ilk olarak vekiller yerlerini aldı, sırada Cumhurbaşkanı seçimi var.
Bu iki seçimde anlaşılan odur ki, Türkiye’de yapılan seçimlerin usul esas ve kuralları içinde barındırmadığı, yapılan eleştirilerde gözlendiği gibi, buradaki amacın sadece mecliste olmaktan başka bir amaç taşımadığını ifâde etmek istiyorum.
Parası olanın, hiyeraşik durum ve ortam gözetmeksizin vekil hesabı içinde kendini bulması ve daha’da öte, meclise gitmesi izahı zor bir durumu ortaya atmıştır.
Partilerin hemen hemen hepsinin bu demokrasiyi kavrama şaşılığı, bu seçimde daha bir öne çıkmış iken, nasıl hizmete odaklanacakları düşündürücüdür.
Sonuç itibariyle, dini öne çıkararak, tarikât ve cemaati siyaset içinde oluşuma dahil etmek hesap hastası oluşturacak olduğun’dan, milli devletin varlığına ters orantılı olan bu ve buna benzer yapılanmalardan uzak olunmalıdır.
Evet, bu ayın sonunda yapılacak Cumhurbaşkanı seçimi, milli bütünlüğümüzü daha yukarılara çıkarması, ay-yıldızlı bayrağımızı kalbi vücut, sonsuza taşıma iradesine vesile olmasını diliyorum.
Nevzat YILMAZ
[email protected]