Mide içeriğinin yemek borusuna geri kaçması olan reflü hastalığı toplumda çok sık görülüyor. Reflüyle ilgili yaşanan en büyük sıkıntıyı ise hastaların kendi kendine ilaç kullanması oluşturuyor. Çünkü tanıda gecikiliyor. Hekime reflü için başvuran hastaların yüzde 10 – 15 civarında olduğunu söyleyen Liv Hospital Ankara Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Hakan Bozkaya, her 5 kişiden 1’inde reflü hastalığı olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Reflü ciddiye alınması gereken ve takip edilmesi gereken bir hastalık. Uzun vadede yemek borusu kanserine neden olabilir. Bu nedenle hastalığın takibi ve doğru tedavisi çok önemlidir.”
Belirtileri nelerdir?
Reflünün pek çok belirtisi vardır. Göğüste ve boğazda yanma hissi, ağza acı su gelmesi, mide ve göğüs ağrısı dışında yutma zorluğu, ses kısıklığı, açıklanamayan öksürük, geceleri olan astım atakları, inatçı diş ve dişeti hastalıkları, kronik sinüzit ve tekrarlayan akciğer enfeksiyonları reflü hastalığına işaret edebilir.
Genetik olarak yatkınlarda yemek borusu kanserine neden olabilir
Düzensiz ilaç kullanımı reflü hastalığında kalıcı çözüm sağlamıyor. Bununla birlikte bu durum yemek borusu kanseri dahil yemek borusunun önemli hastalıklarının geç tanı almasına sebep olabilir. Kanserin yanı sıra reflü, yemek borusunda ülserler, larenjit, ses kısıklığı, akciğer enfeksiyonu, astım ve bronşektazi gibi kalıcı akciğer hasarına da neden olabilir. Vurgulanması gereken bir başka husus ise reflü hastalığının şiddetinin şikayetler ile paralellik göstermeyeceğidir.
Tanısı nasıl konulur?
Reflü tanısı klinik muayene ile konulsa da teknolojik gelişmeler ile günümüzde reflünün şiddetini ve alt tiplerinin tanısını koymak mümkündür. Bu yolla gereksiz ilaç tedavisi ve cerrahi işlemler önlenebilir. 24 saatlik pH-empedans monitorizasyonu yöntemiyle reflünün alt tiplerini ve şiddetini tespit edip hastayı doğru tedaviye yönlendirmek mümkün.
Ameliyatsız da tedavi edilebiliyor
Yeni başlayan, kısa süreli ve hafif şiddetli hastalıkta hayat tarzı değişikliği (diyet, kilo verme, yatak başı yükseltilmesi vs.) ve ilaç tedavisi uygulanır. Tedaviye dirençli, sık tekrarlayan ve şiddetli hastalıkta daha kuvvetli asit baskılayıcı ilaçlar kullanılabilir. Medikal tedavi ile semptomların yeterince kontrol edilemediği, uzun süreli ilaç kullanımının sakıncalı olduğu veya mide fıtığı gibi yapısal değişikliğin olduğu durumlarda ise cerrahi uygulanabilir. Cerrahiye alternatif endoskopik yöntemlerden en popüler olanı “Stretta sistemi”nde, yemek borusu alt ucunda radyofrekans enerji kullanılarak kollajen dokuda uyarılma sağlanır. Kanser, reflü komplikasyonu olarak gelişen Barrett özofagusu adı verilen doku değişiklikleri zemininde gelişmektedir. Bu durumda hasta henüz kanser olmadan, kanser öncesi değişiklikler (displazi) geliştiğinde ameliyatsız olarak endoskopik yöntemlerle (ablasyon) tedavi edilmekte ve kansere dönüşüm engellenebilir.