tha – Pankreas kanseri genellikle hastalığın son evrelerinde belirti veren sinsi bir hastalık. Aynı zamanda günümüzde en ölümcül 4. kanser türü. Üstelik gelecekte pankreas kanserinin daha çok sayıda insanı etkileyeceği ve 20 yıl sonra en ölümcül kanserlerde 2. sıraya yükseleceği düşünülüyor.
Pankreas kanserindeki öngörülen ciddi artışın nedenleri tam olarak bilinmese de, yaşam süresinin uzamasının ve günümüzün önemli sorunlarından olan obezite ile sigara alışkanlığı gibi faktörlerin etkili olabileceği belirtiliyor. Yüreklere su serpen haber, günümüzde cerrahi teknikler, kemoterapi ilaçları ve radyoloji alanında atılan dev adımlar sayesinde hastaların yaşam sürelerinin uzaması. Acıbadem Maslak Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Güralp Onur Ceyhan tedavideki gelişmeler doğrultusunda günümüzde pankreas kanserinden ölüm oranında yüzde 20’lik bir düşüş olduğuna dikkat çekerek, “Erken teşhis ve multidisipliner yaklaşım tedavinin başarısı için en önemli faktörler. Genel cerrah, tıbbi onkoloji, gastroenteroloji ile radyasyon onkolojisi uzmanlarının birlikte planlayacakları multidisipliner yaklaşımla pankreas kanserinde tedavi şansı yükseliyor ve hastaların daha uzun süre yaşayabilmeleri sağlanabiliyor” diyor.
3 erken belirtisine dikkat!
Sinsi bir kanser türü olduğu için pankreas kanserinde belirtiler genellikle ileri evrede ortaya çıkıyor. Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Güralp Onur Ceyhan pankreas kanserinin en erken görülen 3 belirtisini şöyle sıralıyor:
En önemli sorun hızla yayılmaları
Günümüzde pankreas kanserinin erken tanısı için tarama testinin olmadığını belirterek, “Pankreas kanseri genellikle şüpheli olan durumlarda veya başka bir nedenle yapılan tetkiklerle tesadüfen tespit ediliyor. Ultrasonografi (USG) ile bilgisayarlı tomografi (BT) ilk başvurulan tanı yöntemlerini oluşturuyor” diyor. Pankreas kanseri tedavisinde yaşanan en önemli problem ise kanserli hücrelerin genellikle hızla ilerleyerek metastaz yapmaları, bir başka deyişle uzak organlara yayılmaları. Bu nedenle hastaların yüzde 50’sinde ilk tanı metastazlarla beraber saptanıyor. Bu tümörler çok ciddi boyutlara ulaştıkları veya diğer organlara yayıldıkları için tedavileri de zor oluyor. İlk teşhis edildiğinde hastaların ancak yüzde 10-20’sinde tümör cerrahi olarak çıkartılabiliyor, yani radikal ameliyat ve ameliyattan sonra yapılan kemoterapi ile hastalıktan kurtulma şansına sahip olabiliyor.
5 yıllık sağ kalım yüzde 40’lara yükselebiliyor
Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Güralp Onur Ceyhan günümüzde cerrahide geliştirilen teknikler ve yeni kemoterapi ilaçları sayesinde hastaların yüzde 30-40’ında 5 yıllık sağ kalım sağlanabildiğine dikkat çekerek şu bilgileri veriyor: “Cerrahi yöntem ise pankreas kanserinin en etkin tedavisi. Ameliyatın ardından uygulanan kemoterapi ve radyoterapi gibi yöntemler de hastalığın tekrarlama riskini azaltarak tedaviden daha başarılı sonuçlar alınmasını sağlıyor”
Cerrahi tedavideki gelişmeler yüz güldürüyor
Eskiden, kanserli hücrelerin pankreas çevresindeki damarlara yayılmaları nedeniyle ameliyat şansı olmadığı düşünülen ve kemoterapi dışında tedavi alamayan hastaların büyük bir bölümüne günümüzde cerrahi yöntem uygulanabiliyor. Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Güralp Onur Ceyhan, pankreas kanseri cerrahisinin oldukça zor ve komplike olduğunu vurgulayarak, “Pankreas cerrahisini zorlayan en ciddi problem ise vücudumuz için önemli olan ana damarların pankreas çevresinde dolaşmaları ve oradaki sinirlere yayılmaları. Tümörün etrafındaki damarlara yayılımı nedeniyle ameliyatın ilk aşamada mümkün olmadığı hastalarda lokal ileri büyümüş pankreas kanser teşhisi konuluyor. Bu lokal ileri büyümüş pankreas kanserlerinde kemoterapi veya radyo-kemoterapi (MR Linac) uygulayarak oradaki kanser hücrelerini yok etmek ve en azından küçülterek hastaya tekrar bir kurativ, yani kurtarıcı ameliyat yapılabiliyor”