Evet,nereden başlayalım, altı ve üstü dengesi bozuk terazi misali ortadan başlayalım bari.
Ülkeler, gelecekte ne ile karşılaşacakları endişesi yaşamamak için, kendi bünyesinde güvenlik kurulu oluştururlar.
Bu kuruldan çıkacak sonuçlar engele ve kesintiye uğramaz, uğratılmaz devamı için ne gerekiyorsa yapılmaları sağlanmaktadır.
Bu kaçınılmaz önemli programın istihbarat boyutu,askeri boyutu ile siyasi boyutunu tam olarak yürütülmesi işin esasına özettir.
Dünyanın en kıritik konumunda bulunan Türkiye ise en özel konuma dahil edilerek,her ortamda itibari yüksek ele alınmalıdır.
Dün ve bugün, Türkiye’nin içine sürüklendiği, siyasi iktidarında bilerek veya bilmeyerek onay verdiği çok tehlikeli bir durum ile ülke karşı karşıyadır.
Azınlık, sığınmacı, mülteci, göçmen adı altında şuursuzca Türkiye’ye ve özellikle Trabzon’a doldurulan bu insanlar, iktidarın şovu ve duyarsızlığı ile çok kötü bir tabloya ülke dahil edilmiştir, sokulmuştur.
Bu insanların Türkiye’de çok aşırı doğum oranları ile,ve birçok devletin istihbarat örgütleri tarafından içlerine girerek yönlendirme yaptığı net olmakla birlikte, ülkemizin ve özellikle Trabzon’un çok ciddi tehlikeler ile karşılaşacağını ifade etmek istiyorum.
Ülkenin milli varlığı tehlikede olduğu bu durumun çok acil ortadan kaldırılması için bu insanların şartsız derhal ülke dışına çıkartılması gerekmektedir.
Yerel halkın bu tehlikeli durum karşısındaki tavrı ise en küçük bir kıvılcım ile büyük boyutlara ulaşarak, kendi geleceğini düşünmek mantığıyla müdahale edecekleri gözardı edilmemelidir.
Diğer bir husus ise, (kültür ve turizm bakanlığı),.yok edilen kültür değerleri ve Trabzon il kültür ve turizm müdürlüğü.
Trabzon’un son elli beş yılını çok iyi tahlil etmekle birlikte, Trabzon’u yönetmek için gelen, getirtilen bu kurumun yetkilileri bu kentte hiç bir varlık oluşturmadığı gibi,bu kurum adeta ikbali lütuf olarak geçiş koridoruna dahil olduğu dikkatten kaçmamıştır.
İşin garip tarafı,bu kurum Trabzon’un hangi kültür ve sanatına ışık oldu acaba,.. olmadığı gibi, yabancı eserlerin yer kazandırılması dahil onarımı,yani kiliseler ve manastırların gelecek kuşaklara,yani müslüman olmayan ülkelerin,Hıristiyan ve Ortodoksların ikballerine onay verir görüntüsü içersinde oldukları, hemen her sağduyu ortamında telaffuz edilmektedir.
Trabzon, Selçuklu ve Osmanlı eserleri, Türk eserlerinin öne çıkartılması gerekirken, malesef bu ecdat yadigarı eserlerimiz zamana yayılarak yıktırılmakta, dikkat dışı gösterilerek tahrib edilmeleri açık bırakılmaktadır.
Göstermelik yapılan küçük çaplı çalışmalar ise ilginin çok dışında ve amaç ile örtüşmemektedir.
Tüm bu istem ile, Trabzon’u hiç tanımayan, Karadeniz bölgesinde yaşamamış insanların,siyasi ikbal ile bu kurumda üst seviyede ihdas ettirmek ise,siyasi bitmişligi sağladığı gibi,o makama getirmek isabetli değildir.
Bu düşünce ile,il kültür ve turizm müdürü, mutlaka aynı şehrin insanı olmalı,en son ihtimalle aynı bölge ile şehrin birlikteliği ile hususiyeti olmalıdır, toplam hizmet süresi ise en fazla üç yılı geçmemelidir.
Bu belirtilerin ışığında, vasfı ve hususiyeti tartışmalı olan bu kurumun,ilin Belediye’sinde var olan bu işle iştigal eden birimlere bağlanması mantıki açıdan da isabetli olacaktır.
Nevzat YILMAZ
[email protected]