tha – Moleküler biyoloji dalındaki gelişmeler ile kanser tedavileri artık kişiye özel. Bireyselleştirilmiş tedavi sayesinde aynı kanser türlerinde kişiye özgü tedavi planları çıkartılabiliyor.
Dünya Sağlık Örgütü’nün istatistiklerine göre 2012 yılında dünyada 14.1 milyon insana yeni kanser tanısı konuldu. Bunların 7.4 milyonu erkek (%53) ve 6.7 milyonu kadın (%47). En çok tanı koyulan ilk 5 kanser türü akciğer, meme, bağırsak, prostat ve mide kanseri. Ülkemizde ise her yıl yaklaşık 200 bin kişiye kanser teşhisi konuluyor. Fakat sağlıkta gelişen teknolojiler sayesinde kanserle mücadelede önemli adımlar atılıyor. Bilim insanlarının araştırmaları artık ‘bireyselleşmiş şifa’ya işaret ediyor. Medipol Üniversitesi Hastanesi Tıbbi Onkoloji hekimi Doç. Dr. Ömer Fatih Ölmez, 1-7 Nisan Kanser Haftası nedeniyle kanserin butik tedavisiyle ilgili önemli açıklamalar yaptı. Farklı tiplerdeki kanserlerin birbirlerinden çok farklı davranış gösterdiklerini belirten Doç. Dr. Ölmez sözlerine şöyle devam etti: “Mesela meme kanseri ve pankreas kanseri çok farklı hastalıklardır. Büyüme eğilimleri ve farklı tedavilere gösterdikleri cevaplar onları birbirlerinden ayırır. Bu yüzden onkologlar farklı kanser tiplerinde farklı tedavi seçenekleri düşünür. Hatta son yıllardaki moleküler biyoloji dalındaki gelişmeler ile aynı kanser türünde farklı tedavi seçenekleri gündeme gelmektedir ki kişiye özel bu tedavi alternatifine “bireyselleştirilmiş tedavi” denilmektedir.”
Doç. Dr. Ölmez tedavi süreciyle ilgili şunları belirtti: “Kanseri tedavi ederken kullandığımız 3 ana yöntem vardır. Bunlar cerrahi, ışın tedavisi ve kemoterapidir. Bu yöntemleri tek başına kullanabileceğimiz gibi kanserin türüne göre birbirleri ile kombine ederek de tedavi uygulayabilmekteyiz.”
DÜŞMANI TANIMAK ÖNEMLİ
Tedavinin başarıya ulaşması için önce düşmanı yani kanseri iyi tanımak gerekiyor. Kanser birçok olası nedenden kaynaklanan kompleks hastalık grubudur. Ama özellikle bazı etkenler hastalığı tetikleyebilir. Doç. Dr. Ölmez burada tütün ürünlerine dikkat çekiyor: “Tüm kanserlerin yaklaşık %30’u, akciğer kanserinin ise %80 nedeni sigara ilişkilidir. Aktif sigara içimi kansere yakalanma riskini yaklaşık 10 kat arttırır. Kişi sigarayı bir yıldan fazladır içmiyorsa bu risk 2 kata kadar azalır. Sigara içmeyip sigara içilen ortamlarda bulunan kişilerde kansere yakalanma riski yaklaşık 4.5 kattır. İnanılanın aksine puro, pipo ve nargile gibi tütün ürünleri de kansere yol açmaktadır. Bazı yörelerimizde ve dünyanın bir takım bölgelerinde (Norveç, İsveç gibi) tütün çiğneme alışkanlığı mevcuttur. Çiğnenen tütünün içeriğine göre değişmek şartıyla bu kişilerde dudak, yemek borusu, mide ve pankreas kanser riski artar.”
OBEZİTE KANSER RİSKİNİ ARTTIRIR
Ayrıca fazla kilolu veya obez olmak meme, kalın bağırsak, rahim, yemek borusu, pankreas ve böbrek kanser riskini arttırır. Obez kişilerde pankreas kanser gelişme riski %50 ila %60 artar. Bu kişilerde kan içinde östrojen ve insülin seviyesi artarak kanserin büyümesini uyarabilir. Kalori alımının yanında beslenme ürünlerinin özellikleri de kanser riskini arttırabilir. Haftada bir öğün kırmızı et yiyenlere kıyasla haftada 4 öğün kırmızı et yiyenlerde kanser riski yaklaşık iki kat artar.